İnsanları Tasarımın Merkezine Almak
Fikirler, 20. yüzyılın geçer akçesidir. İnsan odaklı tasarımlar ve fikirler ile gelişmiş bir ülke oluruz.
Kentlerde nüfusun artması ile niteliksiz planlama ve tasarımlara esir olmuş, yaşam kalitesinin düşmesine, bireylerin ihtiyaçlarının gerektiği gibi karşılanamamasına ve oluşan olumsuz koşullardan etkilenmelerine sebep olmuştur. Bu olumsuz koşullardan en çok etkilenen kesim ise hareket kısıtlılığı yaşayan engelli bireylerdir. Hayatımızın ciddi bir bölümü; sosyal ilişkilerimiz, bireysel alanlarımız, çalışma düzenimiz gibi bir çok ihtiyaçlarımız mimar, tasarımcı ve planlayıcılar tarafından tasarlanan mekanlarda gerçekleşir.
İnsan, sosyal varlığını çevresi ile iletişime geçerek devam ettirir. İnsanlar, birbirleriyle geliştirdikleri etkileşimler ile sosyal yaşamlarını oluştururlar. Bu sebeple toplumların en önemli sosyalleşme alanlarının başında yapılı çevre, ulaşım, bilgi ve iletişim teknolojileri gelir. Yaşadığımız çevrede var olan kamusal alanlar, parklar, bahçeler, meydanlar, caddeler, sokaklar, alışveriş merkezleri insanların iletişime geçmesine olanak sağlar.
Günde sadece 10 dakikalık bir yürüyüş yapmak, bir kişinin yaşamını yıllarca uzatabilir ancak bugünün kaldırımları, insanlar için değil esas olarak otomobiller için tasarlanmıştır. Sokakların toplum için erişilebilirliği nasıl geliştirebileceğini ve herkesin fiziksel / zihinsel sağlığını arttıran erişilebilir tasarımlar hizmete sunulmalıdır.
Etiketler